Programın açış konuşmalarında ilk sözü UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz aldı. Konuşmasında bu tür etkinliklerin, sürdürülebilir kalkınma açısından önemine değinen Oğuz, toplumda bu noktada henüz yeterince farkındalık oluşmadığına işaret etti.
Sürdürülebilir kalkınmanın üniversitelerin, iktidarların, belediyelerin, şirketlerin ve toplumun tüm birimlerinin amacı haline gelmesi gerektiğinin altını çizen Oğuz şöyle dedi:
Programın diğer açış konuşmasını İstanbul Medipol Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Kalite Koordinatörü Prof. Dr. Recep Öztürk yaptı. Böylesi anlamlı bir etkinliğe Medipol olarak ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Öztürk, üniversiteler olarak sürdürülebilir kalkınmaya ciddi katkılar yapabileceklerini kaydetti.
Birleşmiş Milletler’in bu noktada belirlediği başlıkların üniversitelerin bir ödevi olduğunu belirten Öztürk sözlerine şöyle devam etti:
Açış konuşmalarının ardından sunumlara geçildi. İstanbul Medipol Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kariyer Merkezi Müdürü Prof. Dr. Burcu Yavuz Tiftikçigil, “Türkiye’deki Üniversitelerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı bir sunum yaptı. Konuşmasında gelecek nesillerin tüketim imkanlarını ellerinden almadan yeni çözümler üretmemiz gerektiğine değinen Tiftikçigil, yeni üretim modelleri ve yeni davranışlar geliştirmemizin önemine işaret etti. İnsanların gezegenin kaderini belirlediği yepyeni bir çağa girdiğimizi hatırlatan Tiftikçigil, dünya nüfusunun bu şekilde artmaya devam etmesi halinde, kaynakların insanoğluna yetebilmesi için üç dünyaya daha ihtiyacımız olacağını kaydetti.
Tiftikçigil, kaynakların verimli kullanılabilmesi için çok geç olmadığına değinerek kötü gidişin durdurulabilmesinin de gene insanların elinde olduğunu kaydetti.
Tiftikçigil’in ardından İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kesik “Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı: Üniversitelerin Rolü” başlıklı sunum yaptı. Sanayileşen ülkelerin kişi başı milli gelir seviyesinin daha yüksek olduğuna değinen Kesik sözlerini şöyle sürdürdü: